Kızıl Bayrak'tan...
Gazetemizin ana gündemini bir kez daha içeride ve dışarıda tırmandırılan savaş ve saldırganlık süreci oluşturuyor. İçerideki saldırganlık dışarıdaki saldırganlıkla iç içe büyümektedir. Çünkü dışarıda gerici savaşlar için içerideki engeller temizlenmektedir. Bunun için de Kürt hareketini bastırmak için başlatılan gözaltı ve tutuklama furyası, gelinen yerde artık tüm ilerici ve toplumsal muhalefet güçlerini hedefleyen bir kapsama ulaşmıştır.
İşte bu koşullarda emperyalist saldırganlık ve savaş ile faşist terörü durdurmayı hedefleyecek bir siyasal mücadelenin örgütlenmesi günün en acil görevi haline gelmektedir. Görev gerici savaş ve saldırganlığa karşı, geniş bir toplumsal mücadele cephesini örgütlemek, daha temelde ise işçi sınıfı ve emekçileri bu mücadeleye kazanabilmektir. Bu bakımdan KESK’in çağrısıyla ülke çapında örgütlenecek olan eylemler son derece anlamlı bir başlangıç olabilir. Bu nedenle tüm yoldaşlarımızı ve okurlarımızı bu eylemlere etkin bir biçimde katılmaya, akabinde de burada yakalanacak ortak mücadele ve dayanışma ruhunu büyütmeye çağırıyoruz.
***
Savaş ve saldırganlık işçi sınıfının da başlıca mücadele gündemidir. Dahası bu mücadelenin başarıya ulaşmasında işçi sınıfının tutumu belirleyici olacaktır.
Fakat bilindiği üzere işçi sınıfı dağınık, parçalı ve sendikal bürokrasi tarafından kötürüm halde tutulmaktadır. İşte bu koşullarda işçi sınıfını birleştirmek, sendikal bürokrasi engelini aşarak mücadele yoluna sokabilmek günün en özel ve kritik görevlerinden biri haline gelmektedir.
Tüm bu gerçekleri aynı zamanda, Türk-İş Genel Kurulu vesilesiyle hatırlatıyoruz. Sermayenin hükümetin uysal bir aleti haline gelen Türk-İş bürokratları, bu genel kurulda koltuklarını sağlama almaları ölçüsünde hizmetlerini kaldıkları yerden sürdürecek, dahası kölelik yasalarıyla birlikte savaş ve saldırganlık politikalarının hayata geçirilmesi alabildiğine kolaylaşacaktır.
Güç Birliği adıyla ortaya çıkan bir kısmı tescilli hainlerden olmak üzere alt kademe sendika bürokratlarından oluşan muhalefetten bunu durduracak bir müdahale beklenemez. Ancak bir takım iddialar taşıdıkları ölçüde de bu iddialarına sahip çıkmak üzere zorlanmaları da unutulmaması gereken bir görevdir. O nedenle bu “muhalefet”, genel kurul sonucundan bağımsız olarak mücadeleyi örgütlemek üzere hareket etmek ve “sendikal demokrasi” iddiasını hayata geçirmek için yüzünü tabana dönecek bir örgütlenme sürecini izlemek yönünde zorlanmalıdır. Görev ilerici ve devrimci işçilere düşmektedir.
***
Gazetemizin yayınlandığı gün İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi de çalışmalarına başlayacak. İş cinayetlerinin katliam boyutlarına ulaşarak, birçok savaşta ölenlerin sayısını geride bıraktığı bir tabloda doğal olarak bu kongre büyük önem taşıyor. Kongre’nin çarkları oluk oluk işçi kanıyla dönen kapitalizme karşı mücadeleyi büyütmeye vesile olması bu açıdan önem taşıyor.
|